Soru Eğitim - Askeri Lisede Hazırlık Sınıfı Eğitimi Nasıl Yapılır Askeri liselere gitmek isteyen öğrencilerin en çok merak ettiği kısımlardan bir tanesi olan hazırlık sınıfındaki eğitimi ve yapılan aktiviteleri sizler için inceledik. Askeri lise hazırlık sınıfına giden öğrenciler... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Askeri Liselerde Hazırlık Sınıfı Eğitimi
28 Şubat 2013 Perşembe
Soru Haber Askeri Liselerde Hazırlık Sınıfı Eğitimi
Soru Haber ALES'e Nasıl Çalışılır
Soru Eğitim - ALES Sınavına Nasıl Çalışılır? Bu yazımızda ALES’e nasıl çalışır konusunu irdeleyeceğiz. ALES sınavı lisans yapmak isteyen kişilerin girdiği bir sınavdır. Bu sınav yapısı itibariyle üniversite öğrencilerinin seviyesinde zor bir sınavdır. Sınavda 200 adet soru... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
ALES'e Nasıl Çalışılır
Soru Haber Göle nerenin ilçesi - Göle hakkında bilgi
Soru Eğitim - Ardahan Göle nereye bağlı, Göle ilçe tarihçesi Göle, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ardahan iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kasaba. Yüzölçümü 1.420 km2 olan Göle ilçesi kuzeyde Merkez ilçe, doğuda Kars, güneyde gene Kars ve Erzurum, batıda da gene Erzurum ve Artvin... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Göle nerenin ilçesi - Göle hakkında bilgi
Soru Haber Eğitim Sürecinde Ailenin Görevleri ve Sorumlulukları
Soru Eğitim - Başarılı Bir Öğrenci Profili İçin Ailelerin Yapması Gerekenler Bir öğrencinin başarısında hiç kuşkusuz ailelerin yaptığı hareketler ve izlediği davranış biçimleri büyük bir önem taşımaktadır. Günümüzde birçok öğrencinin başarısız olmasındaki temel etken aile... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Eğitim Sürecinde Ailenin Görevleri ve Sorumlulukları
Soru Haber Sınavsız Geçiş Sistemi Nedir
Soru Eğitim - Sınavsız Geçiş Sistemi Sınavsız geçiş sistemi kısa bir süre önce 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte getirilen ve meslek lisesi mezunlarına özel olarak hazırlanan bir üniversite okuma sistemidir. Sınavsız geçiş sisteminde meslek lisesinin belirli bir alanından mezun olan bir... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Sınavsız Geçiş Sistemi Nedir
Soru Haber Adıyaman Gölbaşı Hakkında Bilgi
Soru Eğitim - Gölbaşı nerede nereye bağlı, Adıyaman Gölbaşı hakkında bilgi Gölbaşı, bir bölümü Akdeniz Bölgesi, daha büyük bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içinde kalan, Adıyaman iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent. Yüzölçümü 784 km2 olan Gölbaşı... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Adıyaman Gölbaşı Hakkında Bilgi
Soru Haber Adım Adım YGS'ye Hazırlanma Teknikleri
Soru Eğitim - YGS’ye Hazırlanma Maratonu YGS’ye hazırlanan öğrenciler için özel bir çalışma programı oluşturuyoruz. Bu konumuzda YGS’ye hazırlanma sürecinde ne gibi çalışmalara ağırlık verildiğinden bahsedeceğiz. Bu verdiğimiz taktikler için gereksinimi duyulan zaman 4 aydır.... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Adım Adım YGS'ye Hazırlanma Teknikleri
Soru Haber Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır
Soru Eğitim - Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır atasözünün anlamı Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır: Çıkarcı biri, çıkarı söz konusu olduğu sürece dost görünür; yeni bir çıkar kaynağı bulduğu zaman eski dostlarını unutur. tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır
Soru Haber Okula Beslenme Götürün
Soru Eğitim - Öğrenciler okul içerisinde sağlıklı beslenemeyen ve nasıl hazırlandığı bilinmeyen yiyecekleri kantinler aracılığıyla alarak dengesiz beslenmeye alıştırılmaktadır. Günümüzde öğrencilerin birçoğu okullarda paralarının birçoğunu harcayarak hem aç kalmaktadır hem de... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Okula Beslenme Götürün
27 Şubat 2013 Çarşamba
Soru Haber Müzik Dinleyerek Ders Çalışılır mı ?
Soru Eğitim - Müzik Dinlerken Ders Çalışabilir miyim ? Günümüzde bazı öğrenci kitlesi ders çalışırken müzik dinlemeye ihtiyaç duymaktadır. Bazıları için müziksiz ders çalışmak imkansız gibi gelmektedir. Peki bu davranış ne kadar doğrudur? Gerçektenden müzik dinleyerek ders... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Müzik Dinleyerek Ders Çalışılır mı ?
Soru Haber Eğitim Tabletlerinin Avantajları
Soru Eğitim - MEB bakanlığı tarafından yılbaşında siparişleri verilen ve pilot okullarda kullanımına başlanan eğitim tabletleri, sabırsızlıkla tüm okullara dağıtılacağı günü bekliyor. MEB bakanlığı tarafından henüz test aşamasında olduğu ve 2013-2014 eğitim yılı içerisinde... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Eğitim Tabletlerinin Avantajları
Soru Haber Ehliyet Sınavı Soruları ve Cevapları
Soru Eğitim - Ehliyet sınavına katılmadan önce çıkmış soruları çözmenin ne kadar yararlı olduğunu söylemeye lüzum yoktur. Çünkü ehliyet sınavlarında çıkan sorular daha önceki sınavlarda çıkan soruların neredeyse aynısı gibidir. Bu medenle sürücü adaylarımıza yardımcı... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Ehliyet Sınavı Soruları ve Cevapları
Soru Haber ÖMSS Tercih Kılavuzu ve Başvuru Tarihleri - Şubat 2013
Soru Eğitim - 2013 Şubat Ayı ÖMSS Tercih Başvuru ve Atama Tarihleri Açıklandı Şubat 2013 ÖMSS Atama Kadroları BASIN DUYURUSU (18 Şubat 2013) 2013-ÖMSS/KURA İle Özürlü Memur Yerleştirme: Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Kadrolarına Yerleştirme Yapmak İçin Adaylardan Tercih... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
ÖMSS Tercih Kılavuzu ve Başvuru Tarihleri - Şubat 2013
Soru Haber İhlas Armutlu Tatil Köyü Fiyatları ve Erken Rezervasyon 2013
Soru Eğitim - 2012 yaz tatili ve ramazan tatilinin yaklaşmasıyla birlikte artık yavaş yavaş otel fiyatları konuları gündeme gelmeye başladı.Bu konumuzda,konu başlığından da anlaşıldığı üzere İhlas Armutlu Tatil Köyü Fiyatları 2012 hakkında bilgiler vereceğiz.Tatil köyü denildiği... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
İhlas Armutlu Tatil Köyü Fiyatları ve Erken Rezervasyon 2013
24 Şubat 2013 Pazar
Soru Haber Orhun (Göktürk) Yazıtları Özellikleri Hakkında Bilgi Kısaca
Soru Eğitim - Orhun Yazıtlarının Özellikleri Hakkında Kısa Bilgi Orhun (Göktürk) Yazıtları 8. yy’a aittir. II. Göktürk (Kutluk) hükümdarı Bilge Kağan kardeşi Kül Tigin ve devlet adamı Tonyukuk için dikilmiştir. Tonyukuk kitabesini kendisi yazmış; Kültigin ve Bilge... tam metin için haber bağlantısını tıklayın
Orhun (Göktürk) Yazıtları Özellikleri Hakkında Bilgi Kısaca
23 Şubat 2013 Cumartesi
Kırgızlar Devleti Özellikleri Hakkında Bilgi
KIRGIZLAR (840-1207)
Kırgızlar hakkında bilgi kısaca, Kırgızlar nerede kuruldu ne zaman
Kırgızlar, Asya Hun Devleti zamanında Baykal Gölü’nün batısında yaşıyorlardı. Önce Göktürklerin daha sonra Uygurların egemenliği altında yaşadılar. 840 yılında Uygur Devleti’ni yıkan Kırgızlar burada bir devlet kurdular.
1207 yılında Moğolların egemenliği altına girdiler. Ünlü “Manas Destanı” Kırgızlara aittir (Manas Destanı dünyanın en uzun destanıdır).
Cengiz Han’a itaat eden ilk Türk topluluğudur.
W |
.2 |
Ötüken bölgesini Moğollara terk ederek Orhun kültürünün ortadan kalkmasına neden olmuşlardır.
Kırgızlar Devleti Özellikleri Hakkında Bilgi
Hazarlar devleti özellikleri hakkında bilgi
Hazarlar hakkında bilgi kısaca, Hazarlar devleti nerede kurulmuştur özellikleri nelerdir
HAZARLAR (630-968)
■ Göktürkler ve Sihirlerle aynı soydan geldiği varsayılan, Don-Volga nehirleri arasında Kafkasya’nın kuzeyinde yaşayan Hazarlar, Göktürklerin yıkılışıyla bağımsız hale geldiler.
■ Sasanilerle savaştılar. Bizanslılarla ticari ilişkiler kurdular. Müslümanların ilerleyişine karşı da Bizans’la işbirliği yaptılar. Bunun nedeni Museviliğe inanmalarıydı.
■ Hazarlar, Musevilik dinini kabul eden tek Türk devletidir.
■ Halk arasında Müslüman, Hristiyan, Şama- nist olanlar da vardı. Halk arasındaki davalara Müslüman, Hristiyan ve Şamanlardan oluşan bir hakimler kurulu bakıyordu. Bu durum, dini hoşgörünün göstergesidir.
■ Uzakdoğu ile Bizans, islam ülkeleri ile kuzeydeki Slavlar arasındaki ticaret yolları Hazarların kontrolünde idi. Bu yüzden devletin ana gelir kaynağı ticaretti.
Özellikle Rusların devlet ve ordu teşkilatı üzerinde çok etkili olmuşlar.
Hazarlar ile Araplar arasındaki ilk savaşlar Halife Osman zamanında başladı. Emeviler zamanında şiddetlenen savaşlar Abbasiler zamanında şiddetini yitirdi. Hazarlar, Arapların Doğu Avrupa’ya girişlerini engelleyen bir unsur oldular. Hazarlar, Peçenek ve Rus saldırıları sonucu zayıflamış, Ruslar tarafından yıkılmışlardır.
Hazarlar ve kuruldukları bölge, Hazarların ekonomik ve siyasi özellikleri konu anlatımı aktardık.
Hazarlar devleti özellikleri hakkında bilgi
2. Göktürk Kutluk Devleti Özellikleri Hakkında Bilgi Kısaca
Kutluk Devleti 2. Göktürk devletinin özellikleri, 2. Göktürk (Kutluk) devletinin kurucusu kimdir
II. GÖKTÜRK (KUTLUK) DEVLETİ (682-745)
■ Bir süre dağınık halde ve Çin hâkimiyeti altında yaşayan Göktürkler Ilteriş Kutluk Kağan tarafından yeniden örgütlendi. Bu nedenle bu devlete Kutluk Devleti denir. Türk tarihinin ilk büyük bağımsızlık savaşını vererek milletini Çin egemenliğinden kurtaran Kutluk Kağan Ötüken’de devleti kurmuş. Kutluk’a derleyip toparlayan manasında “İlterlş” unvanı verilmiştir. Türkler Kutluk Kağan zamanında Çin’e kırk altı başarılı sefer yapmışlardır. Ayrıca Kutluk Ilteriş Kağan devletin merkezini Karakurum’a taşımıştır.
■ ilterişten sonra yerine Kapkan Kağan geçti. Kapkan Kağan döneminde Türk boylarının çoğu Göktürk hakimiyetine girmiş Türk birliği büyük ölçüde sağlanmıştır. Bir taraftan da Çin ile yapılan savaşlar devam etmiştir.
■ Kapkan Kağan’dan sonra devletin başına Bilge Kağan geçti. Bilge Kağan, devleti kardeşi Kül Tiğin ve vezir Tonyukuk’un yardımıyla yönetti. Devletin en parlak zamanı bu devirde yaşandı. Bilge Kağan Çinliler ile savaşın bir yarar sağlayamayacağını anlayınca onlarla barış yapmıştır. Bilge Kağan’ın ölümünden sonra hanedan üyeleri arasında anlaşmazlıklar başlamıştır. Bunun sonucunda Basmil, Karluk, ve Uygurlar birleşerek II. Göktürk Devleti’ne son vermişlerdir.
Göktürklerin Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi
- • Göktürkler Türk adıyla kurulan ilk devlettir. Türk adını kullanmaları milliyetçi bir yapıya sahip olduklarını gösterir.
- • İlk Türk alfabesi olan Orhun alfabesini oluşturmuşlardır. Bu da edebiyatta ileri bir topluluk olduğunu gösterir.
•Devleti Doğu-Batı diye ikili teşkilat şeklinde yönetmeleri devletin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur.
- • islamiyet’ten önceki Türk devletleri içinde en geniş sınırlara sahip ve en güçlü olanıdır.
- • Batı Türkistan’ın Türkleşmesini sağlamışlardır.
- • On iki Hayvanlı Türk Takvim kullanmışlardır.
- • Orta Asya daki Türklerin Bizans ile ilişkileri Göktürkler zamanında başlamıştır.
•Tonyukuk, Kültigin ve Bilge Kağan’ın ölümünden sonra adlarına dikilen Orhun Yazıtları Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı eserleridir.
- • Kendinden sonraki Türk devletlerine bağımsızlık bilinci vermişlerdir.
•Tarihte bütün Türklerin bir bayrak altında toplandıkları ikinci dönem Göktürkler dönemidir.
II. Göktürk devleti özellikleri, Kutluk devleti nerede kurulmuştur kurucusu kimdir
2. Göktürk Kutluk Devleti Özellikleri Hakkında Bilgi Kısaca
21 Şubat 2013 Perşembe
Kapı İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları
İçinde kapı kelimesi geçen kapı hakkındaki atasözlerinin, deyimlerim anlamları. Kapı atasözleri, deyimler, açıklamaları.
*** acemi katır kapı önünde yük indirir
beceriksiz ve anlayışsız kişi kendisine yaptırılan işi en önemli yerinde bırakır.
*** Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar
işi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı’nın onu daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır.
*** altın anahtar her kapıyı açar
para olduğunda her güçlük yenilebilir.
*** avrat (kadın) malı, kapı mandalı
bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
*** borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar)
borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.
*** çalma elin kapısını, çalarlar kapını
kimseye kötülük yapma yoksa onlar da sana aynı kötülüğü yaparlar.
*** deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
her nesnenin kendisine özgü nitelikleri, kendisinden ayrılmayan özellikleri vardır.
*** deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı
yüksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarının gerektirdiği özveriyi göze almalıdırlar.
*** deveci ile konuşan kapısını büyük açar
yüksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarının gerektirdiği özveriyi göze almalıdırlar.
*** kapı arkası bile gurbet
bir insan evinden pek uzağa gitmese bile evden ayrıldıktan sonra kendini gurbete çıkmış gibi hisseder.
*** köpek ekmek veren (yediği) kapıyı tanır
köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder, insan da bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır.
*** mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır
mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar.
*** oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası
eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek kadar fazla görülür ama kızın anası başköşeye oturtulur.
*** ölüm bir kara devedir ki herkesin kapısına çöker
her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
*** rüşvet kapıdan girince insaf (iman) bacadan (pencereden) çıkar
işini herkese eşit davranarak yapmak zorunda olan bir görevli, kendisine çıkar sağlayan kimselere ayrıcalık tanıyorsa o kişi hak, adalet, insaf gibi duygulardan yoksun demektir, onun gözü paradan, maldan başka bir şey görmez.
*** sitteisevir kapıyı çevirir
kötü havalarda dışarı çıkmamayı öğütleyen bir söz.
*** tembele dediler “kapını ört”, dedi “yel eser örter”
tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgârdan bekler.
*** yersen kap açık, yemezsen kapı açık
sabırlı ol, katlan ve kararını ona göre ver.
*** zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar
zorbalığın hüküm sürdüğü yerde din kuralları, kanun emirleri yürümez.
DEYİMLER:
*** açık kapı bırakmak
gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
*** arka kapıdan çıkmak
okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak.
*** at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
iş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkışmak.
*** aynı kapıya çıkmak
sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak: “Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından, sonuç aynı kapıya çıkardı.” -E. Şafak.
*** bir kapıya çıkmak
aynı sonuca varmak.
*** (bir şeyden) kapı açmak
1) bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak; 2) pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak.
*** (bir şeyin) girdabına kapılmak
etkisinde kalmak, o şeyin çekiciliğinden kurtulamamak.
*** (bir yeri) komşu kapısı yapmak
sık gidilen yer hâline getirmek.
*** (bir yeri) komşu kapısına çevirmek
yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.
*** (birinin) kapısını aşındırmak
yanına çok sık gitmek: “Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.” -E. İ. Benice.
*** (birinin) kapısını çalmak
birine başvurmak: “İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.” -M. Ş. Esendal.
*** çat orada çat burada çat kapı arkasında
çok çabuk yer değiştiren bir şeyin durumunu anlatan bir söz: “Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır.” -O. C. Kaygılı.
*** dış kapının mandalı
1) uzak akraba; 2) önemsiz, değersiz.
*** doksan kapının ipini çekmek
içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
*** ikisi bir kapıya çıkmak
aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak.
*** kapı almak (yapmak)
tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafından kullanılmasını engellemek: “Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.” -T. Uyar.
*** kapı aralamak
bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.
*** kapı aramak
ev ziyareti yapmak istemek.
*** kapı baca açık
korunmaya alınmamış.
*** kapı dışarı etmek (atmak)
kovmak, dışarı atmak: “Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok.” -M. İzgü.
*** kapı gibi
1) iri vücutlu (kimse); 2) dayanak noktası güçlü, sağlam olan: “İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı gibi bir fermanı dayadı.” -İ. O. Anar.
*** kapı kadar
çok enli ve uzun olan.
*** kapı kapı aramak
her yeri aramak.
*** kapı kapı dolaşmak (gezmek)
1) ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: “Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.” -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
*** kapı komşusu yapmak (etmek)
bir yere sık gidip gelmek.
*** kapı yapmak
1) bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak: “Rumeli’de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti.” -Ö. Seyfettin. 2) ev gezmesi yapmak; 3) kapı almak.
*** kapıda kalmak
içeri girememek: “Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar.” -M. Ş. Esendal.
*** kapıdan çevirmek
geri döndürmek, kabul etmemek: “Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.” -H. E. Adıvar.
*** kapıdan kovsan bacadan düşer
yüzsüz, arsız kimseler için söylenen bir söz.
*** kapılar yüzüne (üzerine veya üstüne) kapanmak
istenilen şeye ulaşma imkânı verilmemek.
*** kapıları açık tutmak
herhangi bir konuda ilişkiyi kesmeden anlaşma ortamını sürdürmeye çalışmak.
*** kapıları kapamak
bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak.
*** kapısına kilit vurmak
1) girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak; 2) bir yerin çalışmasına son vermek.
*** kapıya dayanmak
1) gelip çatmak: “Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.” -R. N. Güntekin. 2) bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak: “Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.” -İ. O. Anar.
*** kapıyı açmak
1) bir işe veya bir konuya öncelikli olarak başlamak; 2) bir işte başkalarına örnek olmak.
*** kapıyı büyük açmak
çok masraflı bir işe girişmek veya hesapsız harcamak.
*** kapıyı göstermek
kovmak, uzaklaştırmak.
*** kendini kapının dışında bulmak
kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak: “Bir gazeteci gelsin de bizden bir haber alsın. Haberi veren ertesi günü kendini kapının dışında bulurdu.” -M. Ş. Esendal.
*** kırk kapının ipini çekmek
içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
*** masraf kapısı açmak
para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
*** o kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim
sürekli gezip dolaşmayı anlatan bir söz: O kapı senin bu kapı benim, akşamı eder.
*** seksen kapının ipini çekmek
içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak: “Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz.” -R. Enis.
*** şöhret kapısı açılmak
meşhur olmaya başlamak.
*** yağlı kapıya konmak
rahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üstüne yıkmak: “Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu.” -H. Taner.
*** yanlış kapı çalmak
isteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
*** yumurta kapıya dayanmak (gelmek)
yapılacak iş için zaman çok daralmak.
kapı ile ilgili atasözleri, kapı ile ilgili deyimler ve anlamları, içerisinde kapı geçen deyimler atasözleri
Kapı İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları
Zeki Faik İzer Hayatı
Zeki Faik İzer Kimdir? Zeki Faik İzer hayatı, biyografisi, eserleri, tabloları ile ilgili bilgi
Zeki Faik İzer;ressamdır. (İstanbul 1905 – ay. y. 1988).
Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi) İbrahim Çallı atölyesinde resim eğitimi gördü (1923-1928). Okulu birincilikle bitirdikten sonra Paris’te çalıştı. Türkiye’ye döndüğünde Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne (bugünkü Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) resim öğretmeni atandı (1932).
Beş arkadaşıyla birlikte D Grubu’nu kurdu (1933). Yeniden Paris’e giderek eski ustaların eserlerini inceledi (1934-1936). İstanbul’a geldiğinde Güzel Sanatlar Akademisi Fotoğraf Atölyesi başkanı afiş ve resim öğretmeni oldu. Akademi’nin müdürlüğüne atandı (1948-1952). Türk Sanat Tarihi Enstitüsü’nü kurdu (1951). UNESCO’nun Paris’te açtığı Uluslararası Modern Sanat Sergisi’nde Türk resmi bölümünü düzenledi (1946). Paris’te, Nurullah Berk ile Ceunuschy Sergisi düzenlenmesine katıldı (1947). Brüksel’de düzenlenen Uluslararası Modern Resim Sergisi’nde Cevat Dereli ile Türkiye’yi temsil etti (1958). Türkiye birincisi olarak Gaugenheim Uluslararası Sergisi’ne katıldı (1960). Devlet Resim ve Heykel sergilerinin ikisinde birincilik (1942 ve 1957) ve 1946′da Çanakçı Ödülü’nü kazandı. Çeşitli karma sergilerin yanı sıra birçok kişisel sergi de açtı. İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel müzelerinde, Philadelphia Müzesi’nde, yerli ve yabancı koleksiyonlarda eserleri vardır. Önceleri izlenimci ve kübist akımların etkisinde çalıştı.
Bu dönemdeki renkçi üslubunu 1955′ den sonra yöneldiği soyut resimde de sürdürdü. Son dönem eserlerindeyse lekecilik görülür. İlk eserlerinde geometrik kurguya ve düşünceye dayalı hesaplı bir teknik bulunmasına karşın, son dönemde doğaçlamayı ve içgüdüselliği yeğledi.
Başlıca eserleri: Natürmort (1958), İnkilap Yolunda (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi), Sultan AhmedCamii’nin Camları (ay. y.), Soyut Kompozisyon (ay. y.), Missa Solemnis (ay. y.), Dolmabahçe Sarayı, Düğün Çiçekleri, Büyük Balık, Deniz Kabuğu ve Ayçiçeği, Akdeniz Mitolojisi, Müzik, İmparator Konçertosu.
Zeki Faik İzer Hayatı
Nuri İyem kimdir
Nuri İyem Kimdir? Nuri İyem hayatı, biyografisi, eserleri, tabloları hakkında bilgi
Nuri İyem;ressamdır (İstanbul 1915 – 18 Haziran 2005, İstanbul).
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne (bugünkü adıyla Mimar Sinan Üniversitesi) girdi; Nazmi Ziya Güran, Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Leopold Levy’nin atölyelerinde eğitim gördükten sonra birincilikle okulu bitirdi (1937). Giresun’da resim öğretmenliği yaptı, İstanbul’da Akademi’nin yeni açılan Yüksek Resim Bölümüne girdi; Leopold Levy’nin atölyesinde çalıştı. Kurucularından olduğu Yeniler Grubu’nun ilk sergisine katıldı (1941). İlk sergilerinde çoğunlukla liman resimleri ürettikleri için bir süre sonra Liman Ressamları adıyla da anılmaya başladılar. 1946′dan başlayarak her yıl İstanbul’da kişisel sergiler açmaktadır. 1950′den sonra soyut resme yöneldi, 1966′dan sonraysa anlatımcı portrelere ağırlık verdi. Mimarlık kurgu (tektoni) üzerine oturttuğu izlenimi uyandıran eserlerinde yalın çizgiler ve renklerleinsan-doğa ilişkisini yerel özellikleri öne çıkararak ele alır; portrelerinde umutsuzluk, acı gibi duyguları işlemesine karşın figürleri boyun eğmiş değil, tersine çektiklerinden gurur duyarcasına bir gizemcilik içindedir. Yeniler Grubu’nun dağılmasından (1951) sonra, Türk Ressamlar Derneği’ne üye oldu. Yurt içinde açtığı çok sayıda kişisel serginin yanı sıra Hollanda’daki Türk Ressamları sergisine (1947), Paris (1946), Venedik (1956), Sao Paulo (1957) sergilerine katıldı. 1988 Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’ nü aldı.
Başlıca eserleri: Akademi’den (1937), Nalbant (1944), Natürmort-kilim motifleri (1946), Halk Şairi (1946), Orkestra (1941)Kadın (1976), Çeşme Başı (1979), Aile (1979), Çiçekli Figür (1979), Bir Kadın Bir Erkek (1979), Şile’deki Evim (1979), Tükenmeyen Çilenle Anlatabilmek Seni (1979), Ana Şefkati (1980), Evler, Duvar resimleri; Dekoratif Pano (Emlak Kredi Bankası Alsancak Şubesi İzmir, 1950), Soyut Düzenlemeler (İstanbulBelediye Sarayı iç duvarlarında, 1960, 1961), Soyut Düzenleme (Türkiye Petrolleri A.O. Gölbaşı Gazinosu, Ankara 1970), Soyut Düzenleme (Ulus Çarşısı iç duvarlarında, Ankara, 1970) Dekoratif Pano (Mola Oteli, Ankara, 1971). 1976-1982 arası düzenli sergilerinde Anadolu kadın portreleri, gecekondu ve gurbetçilik yaşamıyla Şile görünümleri önde gelir.
Nuri İyem kimdir
20 Şubat 2013 Çarşamba
Deniz ödüncü nedir
Deniz ödüncü senedi nedir, Deniz ödüncü sözleşmesi hakkında bilgi
Deniz ödüncü, kaptanın yasal temsil yetkisine dayanarak gemi, navlun ve yükü ya da bunlardan birini ya da birkaçını rehnetme yoluyla ödünç para alınması. Deniz ödüncü sözleşmesi alacaklının rehnedilen şeylerden hakkını alabilmesi koşuluyla, pirim karşılığında yapılır. Kaptan bu sözleşmeyi, gemi bağlama limanı dışındayken, gemi ve yükün ortak çıkarına ve yolculuğu bitirebilmek amacıyla yapabilir. Kural olarak yük yalnızca yolculuk sırasında yükle ilgili kişilerin yararına olarak ve yükün korunması ve ileriye taşınması amacıyla rehnedilebilir.
Deniz ödüncü senedi yazılı olarak yapılır ve kaptan tarafından düzenlenerek imzalanır. Senet düzenlenmezse, ödünç verme, sıradan bir kredi işlemi sayılır. Tersi karar- laştırılmamışsa, senet ödünç verenin isteği üzerine emre yazılı olarak düzenlenebilir. Senedin içeriği Türk Ticaret Kanunu’nun 1164. maddesinde yer almaktadır. Deniz ödüncü rehni sicile tescil olunmaz; rehnolu- nan şeylerin zilyetliği de alacaklıya devredilmez. Deniz ödüncü rehni kurulması üzerine, gemi ve navlun üzerinde bir “gemi alacaklısı hakkı”, yük üzerinde de “yük alacaklısı hakkı” oluşur. Bunlardan her biri alacağın tamamından sorumludur.
Deniz ödüncü senedinde tersi kararlaştı- rılmamışsa, senedin yalnız bir nüshasının meşru hamili olan kimse, alacaklı sıfatıyla, geminin varma limanına ulaşmasından sekiz gün sonra ödünç verdiği parayı primiyle birlikte geri isteyebilir. Borç, süresinde ödenmezse, alacaklı icra takibinde bulunabilir. Takibat kaptan ya da donatana karşı yapılır.
Deniz ödüncü ne demek nasıl yapılır
19 Şubat 2013 Salı
Deniz mağarası nedir nasıl oluşur
Deniz mağarası nasıl oluşur, Deniz mağarası nerelerde meydana gelir
Deniz mağarası, dalga oyuğu olarak da bilinir, deniz ya da göllerdeki dalga etkinlikleri sonucunda sarp kayalıklarda oluşan oyuk. Deniz mağaraları, dalgaların doğrudan kayalara çarparak kırıldığı kayalık burunlarda ya da kıyılarda görülür. Kara mağaralarının genellikle kimyasal çözünme süreciyle gelişmesine karşın, deniz mağaraları mekanik aşınma sonucunda oluşur. Zayıf kayaç kuşaklan, dalgaların gücü altında çöker ve aşınır.
Ortaya çıkan oyuklar, her dalganın yarattığı hidrolik basınç nedeniyle giderek büyür.
Dalgaların yarattığı basıncın zorlamasıyla zamanla mağaranın tepesinde delik oluşabilir. Suyun, hava deliği olarak bilinen bu delikten fışkırmasıyla kayaç üzerindeki basıncın etkisi azalır.
Deniz mağarası nedir …
18 Şubat 2013 Pazartesi
Eş Anlamlı Kelimeler ve Örnekler
Eş Anlamlı Kelime nedir, Eş Anlamlı Kelimeler örnekleri
EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER
Aynı anlamı ifade eden sözcüklerdir.
Ak – beyaz Kara – siyah Bol – geniş Bir-tek Bazı – kimi Varmak – ulaşmak Cevap – yanıt
Eş anlamlı sözcüklerin cümlede birlikte kullanılmaları anlatım bozukluğuna yol açar.
♦ Beni eleştirip tenkit etmekten bıkıp usanmayacak mısın?
Eş anlamlı sözcükler her zaman birbirinin yerine kullanılamaz. Özellikle deyim ve atasözleri kalıplaşmış söz grupları olduğundan bunlarda yapılacak bir değişiklik anlatım bozukluğuna yol açar.
♦ “Ak akçe kara gün içindir.” atasözünü “Ak akçe siyah gün içindir.” şeklinde değiştiremeyiz.
Bazı sözcüklerin karşıtı, cümle içindeki kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkar.
Eş anlamlı kelimelere örnekler verdik.
17 Şubat 2013 Pazar
Maurice Denis kimdir
Maurice Denis Biyografi, Maurice Denis kimdir
Maurice Denis, Doğum tarihi 25 Kasım 1870, Granville – Ölüm tarihi 13 Kasım 1943, Paris, Fransa), simgeciliğin önde gelen ressam ve kuramcılarındandır.
Sanat öğrenimine Julián Akademisi’nde (1888) Jules Lefebvre’in yanında, başladı, ardından da Güzel Sanatlar Yüksekokulu’ na gitti. İzlenimciliğin doğalcı eğilimlerine tepki duydu ve arkadaşları Paul Sérusier, Éduard Wuillard, Pierre Bonnard ve Ker Xavier Roussel gibi Paul Gaugin’in üslubundan etkilendi. Arkadaşlarıyla birlikte simgecilik akımına, daha sonra da bu gruptan ayrılan Nabi’lere katıldı. Nabi’lerin yarı mistik yaklaşımları, çok dindar olan Denis’in yapısına son derece uygundu.
Maurice Denis 1890′da birçok modern akımın temelinde yatan ilkeleri şu sözlerle açıkladı; “Unutulmamalıdır ki resim, bir savaş atı, bir çıplak ya da bir tür anekdot olmadan önce, yalnızca renklerin belirli bir düzenlemeyle birleştirildiği düz bir yüzeydir”.
Denis daha sonraları İtalya’ya yaptığı bir gezide yapıtlarını gördüğü 14, ve 15. yüzyıl fresk ressamlarından büyük ölçüde etkilendi; “Cezanne’a Saygı” (1901, Ulusal Modern Sanat Müzesi, Paris) adlı resminde de görüldüğü gibi konuya, geleneksel perspektif anlayışına ve hacimlendirmeye özen göstermeye başladı. Birçok kilise için büyük duvar resimleri yaptı, 1912′de en önemli çalışmalarından biri sayılan Champs Elysées Tiyatrosu’nun tavan resimlerini gerçekleştirdi. 1908′de kurulan Ransom Akademisi’nde 1919′a değin ders verdi. Aynı yıl Georges Devalieres ile birlikte Kutsal Sanat Atölyeleri’ni kurdu. Yapıtlarıyla Fransa’da dinsel sanatın canlanmasında rol oynayan Denis, Théories, 1890-1910 (1920; Kuramlar, 1890-1910), Nouvelles théories (1922; Yeni Kuramlar), Historié de l’art religieux (1939; Dinsel Sanatın Tarihi) ve Sérusier, sa vie, son œuvre (1943; Sérusier, Yaşamı, Yapıtları) adlı kitaplarıyla sanat kuramına ve dinsel sanata katkılarda bulunmuştur.
Denge nedir
Fizikte denge nedir, denge ne demek
Denge, fizikte, bir cismi etkileyen tüm kuvvetlerin bileşkesinin ya da vektör toplamının sıfır olduğu durum. Zorlama ve devinim etkisi altında biçimi ve boyutları değişmeyen sert cisimler, cisme etkiyen öteleme kuvvetlerinin, cisme göre seçilen birbirine dik üç eksenden her biri boyunca olan bileşenlerinin cebirsel toplamları ile bu öteleme kuvvetlerinin, aynı eksenler çevresindeki momentlerinin cebirsel toplamları sıfıra eşitse dengede sayılır. Böylece, dengedeki cisim herhangi bir açısal ve doğrusal ivme kazanmaz ve bir dış kuvvet tedirgin etmediği sürece denge durumu sürer. Cismin dengesini bozarak, küçük yer değişimlerine yol açan dış tedirginlikler, aynı zamanda bu yer değişimine karşı koyan ve cismi denge konumuna geri çeken kuvvetler doğuruyorsa, denge durumu kararlı olarak tanımlanır. Ama bu tedirginlikler, cismin yer değiştirme miktarını artırma doğrultusunda kuvvetler doğuruyorsa, denge kararsızdır. Jilet ağzı üstünde dengeye getirilmiş bir rulman bilyesi, buna örnektir.
16 Şubat 2013 Cumartesi
İslahiye hakkında bilgi
Gaziantep İslahiye ilçesi hakkında bilgi, İslahiye nerede coğrafi özellikleri
İslâhiye, Akdeniz Bölgesi’nde, Gaziantep iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent. Yüzölçümü 1.513 km2 (1989) olan İslâhiye ilçesi kuzeyde Nurdağı, doğuda Kilis ilçeleri, güneyde Suriye, güney ve güneybatıda Hatay, batıda da Adana illeriyle çevrilidir.
Gaziantep ilinin batı kesiminde yer alan ilçe topraklarının doğu ve batı kesimleri engebeli, ortası ise düzlüktür. Batıda Amanos (Nur) Dağlarının doğu uzantıları, doğuda ise doruğu Şehitkamil ilçesi sınırları içinde kalan Sof (Kartal) Dağı ilçedeki başlıca yükseltilerdir. Tektonik kökenli İslâhiye Ovası bu dağların arasında güneybatı- kuzeydoğu doğrultusunda uzanır. Kahramanmaraş-Hatay Çöküntü 0luğunda yer alan ve bir mikroklima oluşturan ovanın alüvyonlu toprakları verimli bir tarım alanı oluşturur. Amanos ve Sof dağlarının uzantılarından doğan çok sayıda küçük çay ve dere ovayı suladıktan sonra ilçe sınırları dışında Asi Irmağına katılır. Bunlardan en önemlisi bazı kesimlerde Karasu adıyla da anılan Karaçay’dır. Bu çayın ilçe sınırları içindeki kesiminde sulama ve taşkın önleme amaçlı Tahtaköprü Barajı kurulmuştur. İlçe topraklarının doğal bitki örtüsü, delice adıyla üretim yapan ilçesiydi. Bunlardan başka üzüm, arpa, baklagiller, zeytin, sarmısak ile az miktarda mısır ve antepfıstığı yetiştirilir; akarsu boylarında yaygın biçimde sebzecilik yapılır. Dağlık kesimlerin ana geçim kaynağı hayvancılık ve ormancılıktır. En çok beslenen hayvanlar koyun ve kıl keçisidir. Öteden beri göçebe aşiretlerin yolları üzerindeki konaklama alanlarından biri olan İslâhiye yöresi, daha küçük çapta olmakla birlikte bu işlevini sürdürmektedir. Sanayi, orman ürünleriyle metal eşya ve makine üretimine dayanır. İlçe topraklarında boksit ve dolomit yatakları vardır.
İslâhiye yöresi, doğal yapısının elverişliliği ve konumu nedeniyle çok eski bir yerleşim alanıdır. İslâhiye Övasındaki çeşitli höyüklerde ve yerleşmelerde yapılan araştırmalar, Gaziantep yöresinin tarihine de büyük ölçüde ışık tutmuştur. Tilmen ve Zincirli’deki höyüklerde yapılan ve bazıları hâlâ sürmekte olan kazılar da, buradaki yerleşimin tarihinin Erken Kalkolitik Çağa (İÖ 55005000) uzandığını gösterir.
Geç Hitit dönemi yerleşmelerinden Samal (bugün Zincirli) kalıntıları ilçe sınırları içindedir. İÖ 1400′lerde Luvilerin ve Hititle- rin yerleştiği Samal, İÖ 10. yüzyılda Arami- lerin eline geçti. İÖ 8. yüzyıl sonlarına doğru Asur egemenliğine girdi ve İÖ 680′de Asurlar tarafından yıkıldı. İslâhiye kentinin bulunduğu yerde İÖ 10. yüzyılda kurulan ve daha sonra yıkılan kale, İÖ 6. yüzyılda yeniden inşa edildi. İskender’in İÖ 333′te burada kurduğu kente, Romalı komutan Pompeius, Nikopolis adını verdi. Roma’mn Suriye Eyaleti’ne bağlı olan ve Partlarm yağmasına uğrayan Nikopolis, Bizans döneminde giderek önemini yitirdi. 1516′da I. Selim (Yavuz) tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Çukurova çevresindeki dağlık yörelerde çıkan ayaklanmaları bastırmak amacıyla 1865′te oluşturulan Fırka-i Islahiye’nin etkinlikleri sırasında inşa edilen ve İslâhiye adını alan bugünkü kent, 19. yüzyıl sonlarında Adana vilayetinin Cebelibereket (Osmaniye) sancağına bağlı bir kaza merkeziydi. 1933′te Cebelibereket ili kaldırılınca Gaziantep’e bağlandı.
İlçenin orta kesiminde yer alan ve içinden Kahramanmaraş-Antakya karayolu ile Bağdat Demiryolu’nun geçtiği İslâhiye kenti, karayoluyla il merkezi Gaziantep’e 92 km uzaklıktadır.
İlçede bulunan çok sayıdaki höyükte yapılan kazılarda eski çağlara ait tarihsel yapı kalıntıları, heykeller ye aletler ele geçirilmiş, antik Nikopolis (İslâhiye) kenti kalıntıları ile akropolis surlarının bir bölümü ortaya çıkarılmıştır. Tilmen Höyüğü ve Zincirli Höyüğü tarihsel yerleşmelerinde yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda ele geçen buluntular yörenin çok eski bir yerleşim alanı olduğunu ortaya koymuştur. İslâhiye kentinin güneydoğusundaki Yesemek köyü yakınlarında bir taşocağı ve heykel atölyesi bulunmuştur.
İslâhiye Belediyesi 1894′te kurulmuştur. İslahiye hakkında bilgiler verdik.
e-okul veli bilgilendirme 2013 2014
15 Şubat 2013 Cuma
İskoç giysileri İskoç giyim kültürü
İskoçların giyim kültürü nasıl, İskoç giysileri hakkında bilgi özellikleri
İskoç giysisi, önceleri Highlands bölgesine özgüyken günümüzde Lowlands’de de kullanılan geleneksel İskoç giysisi. Britanya Adalarında özel günler dışında da kullanılan tek ulusal giysi ve iskoç alaylarının üniformasıdır. Dize kadar inen ve kilt adıyla bilinen İskoç eteği II. Dünya Savaşı gibi yakın bir tarihte bile savaş giysisi olarak kullanılmıştır. Türkçede ekose (Fransızca ecossais: “Iskoçyalı”) denen tartan desenli pantolonlar da 18. yüzyıldan beri üniforma olarak giyilmektedir. Günümüzde İskoç giysisinin başlıca öğeleri tartan şal ve kilfiir. Şal resmî günlerde kullanılır ve sol omuzda bir iğne ile tutturulur. İki ucu düz bırakılmış, orta bölümü sabit pili yapılmış bir yünlü kumaş olan kilt, pililer arkada toplanacak, pilisiz düz uçlar da önde üst üste iki kat oluşturacak biçimde bele sarılır. Üniforma olarak giyilen kilt’in pilileri, ekosenin dikey çizgileri belirli bir çizgili kumaş deseni oluşturacak biçimde yapılır.
İskoç giysisini tamamlayan zorunlu olmayan parçalar, kilt in önüne süs diye takılan iğne, dize kadar gelen püsküllü ya da püskülsüz çoraplar, sağ çorabın dış tarafına sokulan bıçak, bere biçiminde ya da tepesi ve yanları önden arkaya kırmalı yün başlık ile öne asılan tüylü deriden yapılmış para kesesidir. Çoraplardaki püskül ve bıçak 18. yüzyıl askeri giysilerinden kalmadır. İskoç giysisi bu ana öğeleriyle 18. yüzyılda oluştu. Highlands bölgesi İskoçları daha önce de tartan ya da benzeri kumaştan giysi kullanırlardı. Ama bu kumaşlar günümüzdekilerden çok daha enli olur, pilileri de her giyişte yeniden katlanarak oluşturulurdu. 17. yüzyılda kumaşın serbest bırakılan bir ucu, Hintli kadınların sarilerine benzer biçimde sol omza atılmaya başladı. Orta yerinden kemerle bele oturan bu uzunca giysiye Gaelcede feileadhmör deniyordu. Feileadhbeag denen kısa ya da küçük kilt ise yaklaşık 1725′te ortaya çıktı. Kısa kilt aynı ekose desenli, ama ayn bir parça halindeki şal ve öteki tamamlayıcı parçalarla giyilebildiği gibi belden yukarısı tümüyle 18. yüzyıl şık İngiliz erkeklerinin giyimini yansıtabilirdi. Bugün hâlâ gece giyiminde kilt’i tamamlayan tokalı ayakkabılar, boyna ve bileğe takılan danteller, bu dönemin kalıntısıdır.
İngilizler ayaklanmaları engellemek amacıyla iskoç klan sistemini ortadan kaldırma politikasının bir parçası olarak 1746-82 arasında İskoç giysisinin ordu dışında kullanımını yasakladı. Tartan üretimi ve boyanmasına ilişkin teknik bilgilerin çoğu bu dönemde unutulup gittiyse de, orduda sürekli olarak kullanıldığı için giysi varlığını koruyabildi.
Tartanların klanlara göre ayrıntılı biçimde sınıflandırılması büyük olasılıkla 18. yüzyılda başladı. 19. yüzyılda ise artık bütün terziler bu sınıflandırmayı benimsemişti. Kayıtlar tertane sözcüğünün 1538 gibi erken bir tarihte kullanıldığım göstermekte ve bazı ekose desenlerin çok eskilere dayandığı kesinlikle bilinmekteyse de her deseni bir klana özgü kabul eden sınıflandırmanın tarihsel kanıtı yoktur. Günümüzde kullanılan 700′ü aşkın desenden bazısının 19. yüzyılda, klan sistemi ortadan kalktıktan sonra geliştirildiği bilinmektedir. Eskiye ve eski eşyaya merakın özellikle Sir Walter Scott’un yazılarıyla beslenerek artması, bu geleneksel sınıflandırmaları pekiş- tirici bir etki yarattı. 19. yüzyıldaki canlanma hareketi ve milliyetçiliğin gittikçe güçlenmesi geleneksel giysinin korunmasını sağladı. Böylece İskoç giysisi 20. yüzyıla da yaygınlığını yitirmeden ulaştı. İskoç giysisi tutumlu davranma alışkanlığının yerleşik olduğu bu ülkeye çok uygun düşen, son derece kullanışlı bir giysidir; kolay kolay eskimez, küçülmez. Modern teknoloji de zamanında bitki ve kök boyalarıyla elde edilen görkemli 18. yüzyıl renklerinin yeniden üretilmesine olanak vermiştir. Tartan çeşitli biçimlerde kadın giysilerinde de sık sık kullanılmakla birlikte, geleneksel İskoç giysisinin kadınlara ait hiçbir biçimi günümüze ulaşmamıştır. Önceki yüzyıllarda İskoç kadın giyiminin ana parçasını dikdörtgen biçimli uzun bir şalm oluşturduğu bilinmektedir. Iskoçya’da yapılan Highland eğlencelerinde de tuvaletin üstüne tek omuzdan çapraz bir tartan kurdele bağlanır. İskoç giyim kültürü ve giysileri hakkında bilgiler verdik.